İdari takip ve kanuni takip, alacakların tahsil edilmesi süreçlerinde kullanılan iki farklı yöntemdir. Her ikisi de alacaklıların alacaklarını geri alabilmeleri için belirli prosedürleri ve hukuki adımları izler, ancak aralarında bazı temel farklar vardır. İşte idari takip ile kanuni takip arasındaki başlıca farklar:
- Tanım ve Kapsam:
- İdari Takip: Kamu kurum ve kuruluşlarına olan borçların tahsil edilmesi sürecidir. Örneğin; vergi, SGK primi, trafik cezası gibi devlete olan borçların tahsili için yapılan takiptir. İdari takip süreci, ilgili kamu kurumu tarafından başlatılır ve yürütülür.
- Kanuni Takip: Özel hukuka tabi borç-alacak ilişkisinden doğan borçların tahsili için başvurulan yasal süreçtir. Örneğin; bir kişi ya da kuruluşun diğer bir kişi ya da kuruluşa olan borcunun tahsili için başlatılan yargısal süreçtir.
- Başlatma ve Yürütme:
- İdari Takip: İlgili kamu kurumu veya kuruluşu, borçluya borcunu ödemesi için bir tebligat gönderir. Eğer borç zamanında ödenmezse, ilgili kurum idari yollarla tahsilata başlayabilir.
- Kanuni Takip: Alacaklı, borçlunun borcunu ödemediğini iddia ederek mahkemeye başvurabilir. Mahkeme, gerektiğinde icra dairelerini devreye sokarak borcun tahsil edilmesini sağlar.
- Yasal İşlemler:
- İdari Takip: Genellikle idari takip, ilgili idarenin kendi iç prosedürleriyle yürütülür. Ancak bu süreçte borçlu, hakkını aramak için yargı yoluna başvurabilir.
- Kanuni Takip: Bu süreç daha formal bir yargısal işlemi içerir. Alacaklının başvurusu üzerine icra daireleri ve mahkemeler devreye girer.
- Sonuçları:
- İdari Takip: Borcun ödenmemesi durumunda, idari yaptırımlar uygulanabilir. Örneğin; borçlu olan bir taşıtın trafikten men edilmesi, borçlunun banka hesaplarına bloke konulması gibi.
- Kanuni Takip: Borcun ödenmemesi halinde, borçlunun mal ve mülküne el konularak borcun tahsil edilmesi işlemi gerçekleştirilir.
Bu iki takip türü arasında, başlatma şekilleri, yürütme yöntemleri, başvurulan merciler ve sonuçları açısından belirgin farklar bulunmaktadır. Alacak veya borç durumunda olan kişi ya da kuruluşlar, haklarını koruyabilmek için bu süreçleri iyi anlamalı ve gerekli yasal adımları atmalıdır.