Düşmana karşı zafer kazanmak için okunacak duâ… Bu dua savaşta düşmalara karşı okunması tavsiye olunmuştur. Bir müslümanı düşman olarak görerek bu ve benzeri duaları okumak, müslümanlara beddua etmek caiz görülmemiştir.
TÜRKÇE ANLAMI
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Allah’ım, gâlibiyetindeki üstünlük ve yakalamandaki şiddet hürmetine, yardımındaki sür’at hürmetine, haram kıldığın şeylerin işlenmesi sebebiyle gösterdiğin kıskançlık ve kızgınlık hürmetine, âyetlerinle Sen’den himâye isteyenleri himâye etmen hürmetine istiyoruz, yâ Allah, yâ Karîb (yakın olan), ey işiten, ey duâlara icâbet eden, ey hesâbı çabuk gören, ey Cebbâr, ey Mütekebbir, yâ Kahhâr ve ey yakalaması şiddetli olan.
Ey azgınların kahrının âciz bırakamadığı, ey kralların, kisrâların ve fâcir düşmanların azgın inatçılarını helâk etmek kendisine zor gelmeyen; bana tuzak kuran kimsenin tuzağını kendi başına geçir, bana hile yapanın hilesini kendine çevir, benim için kuyu kazan kimseyi o kuyuya düşür, bana tuzak için ağ kuran kimseyi, ey Efendim kendisini o ağa uğrat, onu tuzağa av ve esîr yap!
Allah’ım, Kâf-hâ-yâ-ayn-sâd hakkı için bize düşman korkusuna karşı yardım eyle. Onları helâk eyle, onları sevgili kullarına fedâ eyle, onları bugün ve yarın kısa zamanda belâlara uğrat.
Allah’ım, birliklerini toz duman et. Allah’ım, topluluklarını dağıt. Allah’ım, sayılarını azalt. Allah’ım, keskinliklerini körelt. Allah’ım, belâları üzerlerine yağdır. Allah’ım, onlara azâbını ulaştır, ellerini bağla, kalblerini tut ve onları emellerine ulaştırma. Allah’ım, nebîlerine, rasullerine ve dostlarına yardım ederek düşmanlarını darma dağın ettiğin gibi onları da paramparça eyle. Allah’ım, düşmanlarına karşı sevgili kullarının öcünü aldığın gibi bizim de öcümüzü al. Allah’ım, bize karşı düşmanlara imkân verme, günahlarımız sebebiyle onları üzerimize musallat etme. (Yedi defâ: Hâ-mîm) İş kızıştı ve yardım geldi, artık onlar bize karşı yardım göremezler. Hâ-mîm Ayn-sîn-kâf, korktuğumuz şeylerden himâyemizdir. Allah’ım, gaflete düşürülmenin şerrinden bizi koru, bizi belâların mahalli eyleme! Allah’ım, emellerimizi ve ümidlerimizi bize lutfeyle/gerçekleştir. Yâ Hû, yâ Hû, yâ Hû! Ey fazlı sâyesinde istediğimiz, Sen’den duâlarımızı âcilen kabul etmeni istiyoruz. Âcilen istiyoruz. Allah’ım âcilen.
İlâhî, bize icâbet eyle! Ey efendimiz Nûh –aleyhisselâm-’a icâbet eden, ey efendimiz Eyyûb –aleyhisselâm-’dan sıkıntıları gideren, ey efendimiz Zekeriyâ –aleyhisselâm-’ın duâsına icâbet eden, ey efendimiz Yûnus bin Mettâ –aleyhisselâm-’ın tesbihini kabul eden, bu kabul olan duâların esrârı hürmetine yaptığımız duâları bizden kabul etmeni ve istediğimiz şeyleri vermeni taleb ediyoruz. (Üç defâ: “Sen’den başka hiçbir ilâh yoktur. Sen’i tenzih ederim. Gerçekten ben zâlimlerden oldum.” (el-Enbiyâ, 87) diyen mü’min kullarına ettiğin vaadini bizim için gerçekleştir, yerine getir.) Allah en büyüktür, Allah’ın kılıcı onları kesecektir. Allah velî olarak yeter, Allah yardımcı olarak yeter, Allah bize yeter, O ne güzel vekildir. Güç ve kuvvet ancak yüce ve azamet sahibi Allah’ın yardımıyladır. “Bütün âlemlerde Nûh’a selam olsun!” (es-Sâffât, 79) (Üç defâ: Bize icâbet et, duâlarımızı kabûl eyle!) “Böylece zulmeden toplumun kökü kesildi. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.” (el-En’âm, 45) “…Nitekim (o kasırga gelince) onların evlerinden başka bir şey görülmez oldu. İşte biz suç işleyen toplumu böyle cezâlandırırız.” (el-Ahkâf, 25) Allah, Efendimiz Muhammed’e, âline ve ashâbına tam olarak salât u selâm eylesin! Hamd, Âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.